Aile Sofralarının Önemi ve Yalnız Yemek Yemenin Etkileri
Aile Sofralarının Önemi ve Modern Yemek Alışkanlıkları
Aile boyu oturulan kalabalık sofralar, çocukluk anılarımızın en tatlı hazinelerinden biridir. Herkesin iyisiyle kötüsüyle o gün başından geçenleri anlattığı akşam yemekleri, çoğumuzun aklında sıcak birer anı olarak yer etmiştir. Ancak günümüzde akşam yemeği rutinleri önemli ölçüde değişmiş durumda. Yoğun çalışma koşulları ve hızlı yaşam tarzı, birçok kişiyi hazır yemeklere yönlendirmekte. Bu yemekler artık çoğunlukla sohbet ederek değil, ekran karşısında bir şeyler izlenerek tüketiliyor. Elbette bu durum, uzun bir günün yorgunluğunu geride bırakmak açısından kolaylık sağlıyor ama bir şeyler eksik kalıyor.
Yapılan araştırmalar ve beslenme uzmanları, yemeklerini başkalarıyla birlikte yiyen yetişkin bireylerin, stres seviyelerinin düştüğünü, sindirimlerinin iyileştiğini ve aşırı yeme riskinin azaldığını göstermekte. Örneğin, bir araştırmaya katılan ailelerin %91’i yemeklerini paylaştıklarında kendilerini daha az hissettiklerini ifade etti. Ancak günümüzde yalnız yaşayan ve evden çalışan bireylerin sayısı, 10 yıl öncesine kıyasla oldukça artmış durumda; bu da tek başına yemek yemenin yaygınlaşmasına yol açtı.
Başkalarıyla Yemek Yemenin Önemi
Peki, ara sıra da olsa başkalarıyla yemek yemenin neden bu kadar önemli olduğunu merak ettiniz mi? Uzmanlar, bu fırsatları artırmak isteyenlere çeşitli tavsiyelerde bulunuyor. En önemlisi, tek başına yemek yiyenler bu deneyimi daha keyifli hale getirmek için neler yapabilir?
Diyetisyen Laura Baum, Business Insider’a yaptığı açıklamada, başkalarıyla birlikte yemek yerken daha dik oturmanın bile önemli bir fark yarattığını belirtiyor. “Dik oturmak, sindirimi iyileştiriyor çünkü yiyecekler koltukta ya da bilgisayar karşısında kamburumuzu çıkarıp oturmaya kıyasla beslenme kanalında daha kolay hareket ediyor,” diyor.
Diyetisyen ve beslenme danışmanı Lesley Kumar ise yemek saatleri boyunca aile üyeleri ve arkadaşlarla vakit geçirmenin vücudu “dinlen ve sindir” adı verilen bir parasempatik duruma soktuğunu vurguluyor. Bu duruma girmek, sindirime yardımcı oluyor ve vücudun besin maddelerini tam anlamıyla emmesine olanak tanıyor. Öte yandan, stresli ve gergin bir ortamda yemek yemek (örneğin yemek sırasında iş maillerine göz atmak) yediklerimizi sindirmemizi engelleyerek aşırı yemeye yol açabiliyor.
- Yavaş Yemek Alışkanlığı: Baum, “Kalabalık sofralarda yemek yemenin aşırı yemeye karşı başka bir avantajı da var: Başkalarıyla sohbet ederken daha yavaş yeme eğiliminde oluyoruz,” diyor. Kalabalık sofralarda genellikle lokmalar arasında daha fazla ara veriyoruz. Bu da aldığımız her lokmanın daha fazla farkına varmamızı sağlıyor.
- Sağlıklı Beslenme Tercihleri: Kumar, “Çevremizdeki kişiler sağlıklı, besin değeri yüksek yiyecekler tüketiyorsa, bizim de aynı şeyi yapma ihtimalimiz daha yüksek,” diyor.
Tek Başına Yemek Yeme Alışkanlıklarını Değiştirmek
Peki, yalnız yaşayanlar yemek rutinlerini değiştirmek için ne yapmalı? Baum, başkalarıyla yemek yemek için dışarı çıkmanın zorunlu olmadığını belirterek, aileyle veya arkadaşlarla sanal yemek buluşmaları yapılabileceğini, komşularla birlikte keyifli sofralar kurulabileceğini vurguluyor.
Ayrıca sosyal bir insan olmanın da kalabalık sofralarda yemek yemenin bir yolu olabileceğini ekliyor. “Çeşitli kulüplere ve aktivitelere katılmak bir seçenek olabilir çünkü insanlar bu buluşmaların ardından genellikle yemeğe giderler,” diyor Baum. Tek başına yemek zorunda olan kişilere, yemek sırasında kitap ya da dergi okumak gibi teknolojik olmayan aktivitelerle uğraşma tavsiyesinde bulunuyor. Bu, yeme sürecini yavaşlatıp yemeğin tadını çıkarmaya fırsat sağlıyor.
Hep aynı noktada oturmak ve yediklerimizin farkına varmak gibi yemek saati rutinleri oluşturmak da tek başına yeme deneyimini iyileştirmenin yolları arasında.
Sosyal Yemek Kültürü ve Bağlantılar
Klinik psikolog Daniel Glazer, tarihsel olarak yemeklerin sosyal etkinlikler olduğuna dikkat çekiyor. Pek çok kültürde birlikte yenen yemeklerin önemli olduğunu vurgulayan Glazer, İtalyanların aperitivo saatini veya İspanyolların birden fazla çeşitten oluşan uzun öğle yemeklerini örnek olarak sıralıyor. Glazer, “Bu anların amacı sadece enerji takviyesi yapmak değil. Bunlar aynı zamanda anlamlı sohbetler ve ortak deneyimler aracılığıyla sosyal dokuyu koruyan kutsal ritüellerdir,” diyor.
Glazer ayrıca yiyecek paylaşmanın kültürel ve sosyal engelleri yıktığını, bir topluluk duygusu yarattığını ve güven, bağlanma gibi olumlu etkileri olan nörotransmitterlerin salgılanmasını sağladığını sözlerine ekliyor. Oxford Üniversitesi’nde yapılan araştırmalar, başkalarıyla birlikte yemek yemenin zamanla hayattan alınan zevki artıran bir sosyal bağlanma mekanizmasına dönüşebileceğini gösteriyor.
Sonuç olarak, toplu halde yediğimiz öğünlerin sayısı azaldıkça, hayattan aldığımız tatmin de azalıyor ve yalnızlık hissi giderek büyüyor. Dolayısıyla, bir dahaki sefere dondurucudan çıkardığınız pizzanızı fırında ısıtıp televizyonun karşısına geçmeden önce bir arkadaşınızı ya da komşunuzu davet etmeyi düşünebilirsiniz.
Bu yazı, Business Insider’ın “Eating alone can cause you to overeat. Here’s how to combat solo dining in a healthy way.” başlıklı haberinden derlenmiştir.