Kalp Krizleri ve Kolesterol Yüksekliği: Gençlerde Artan Risk
Kalp Krizleri ve Kolesterol Yüksekliği: Genç Yaşta Tehlike
Son yıllarda ülkemizde genç yaşta karşılaşılan kalp krizi vakaları, kolesterol yüksekliği ve tedavi yöntemlerini yeniden gündeme getirdi. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Esen, kolesterol tedavisinde kişiselleştirilmiş yaklaşımın önemini vurguladı. Prof. Dr. Esen, kolesterolün vücut için hayati bir yapı taşı olduğunu, fakat yüksek seviyelerinin damar sertliği ve kalp-damar hastalıklarına zemin hazırladığını belirtti. LDL (kötü kolesterol) seviyesinin artışının, özellikle kalp krizi, inme ve ani ölüm riskini önemli ölçüde artırdığını ifade etti.
“Kolesterol düşürücü ilaçlar, damar sertliğine bağlı olayları, yani kalp krizi, inme ve ölüm oranlarını %25 oranında azaltmaktadır. Bu tedavilerin etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır,” diyen Prof. Dr. Esen, kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının önemini yineledi.
Türkiye’de Kolesterol Yüksekliği ve Ailevi Riskler
Prof. Dr. Esen, Türkiye’de kolesterol yüksekliğinin genellikle hareketsizlik ve obezite ile birleştiğini belirtti. Ailevi hiperkolesterolemi durumunun daha yaygın olduğunu ifade eden Esen, “Bu durumdaki bireylerin kalp krizi riski sağlıklı bireylere göre yaklaşık 20 kat daha yüksektir,” dedi. LDL seviyesinin yüksek olduğu durumlarda erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Esen, Türkiye gibi yüksek riskli ülkelerde yaşayan bireylerin, düşük riskli ülkelerde yaşayanlara göre daha dikkatli olması gerektiğini belirtti.
Ülkelere Göre Farklı Risk Profilleri
Kolesterol değerlendirmesinde artık kan örneklerinin aç karnına alınmasının gerekliliğinin ortadan kalktığını ifade eden Prof. Dr. Özlem Esen, tedavide bireysel ve toplumsal risk haritalarının önemine dikkat çekti. Esen, “Sadece çok yüksek trigliserit değeri olan hastaların kan örneği aç olarak alınması gerekiyor,” dedi. Ayrıca, herkesin hayatında en az bir kez Lipoprotein a (Lpa) düzeyini ölçtürmesinin önemini vurgulayan Esen, tedavi süreçlerinde hedeflenen kolesterol değerlerinin ve ilaç dozlarının bireysel risklere göre belirlendiğini ifade etti.
Esen, ülkeler arası farklılıkların tedavi süreçlerinde belirleyici bir rol oynadığını belirterek şu örnekleri verdi: “Ülkelere özel toplumsal kalp hastalığı risk haritaları tedavide belirleyici oluyor. Örneğin, Belçika, Danimarka ve Fransa düşük riskli ülkeler arasında yer alırken, Türkiye, Macaristan, Polonya ve Hırvatistan yüksek riskli ülkeler olarak değerlendiriliyor. Aynı yaşta, aynı kolesterol ve tansiyon değerlerine sahip iki erkek bireyin, Danimarka ve Türkiye’deki risk seviyeleri farklılık gösteriyor. Bunun yanı sıra, kalp krizi geçirmiş, diyabet veya böbrek hastalığı olan bireyler, çok yüksek risk grubuna giriyor.”
Yeni Tedavi Yaklaşımları ve Psikososyal Etkenler
Artık herkes için standart bir tedavi uygulandığı dönemlerin geride kaldığını ifade eden Esen, bireylerin sosyal izolasyonu ve psikososyal stres durumlarının tedavi planlamasında göz önüne alınması gerektiğini belirtti. Kolesterol değerlerini etkileyen önemli bir faktörün bireyin sosyal hayatı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Esen, şu bilgileri paylaştı: “Bir kişinin sosyal olarak ne kadar izole olduğu veya psikososyal stres altında olup olmadığı, kolesterol riskini etkileyen ancak sayısal olarak ölçülmesi zor faktörler arasında yer alıyor. Bu durumlar, ayrıntılı görüşmelerle tespit edilebiliyor. Ayrıca eşlik eden psikiyatrik hastalıklar, migren ya da bağışıklık sistemini etkileyen rahatsızlıkların varlığı da mutlaka göz önünde bulundurulmalı. Her bireyin parmak izi nasıl farklıysa, kalp-damar riski ve kolesterolü de farklıdır.”
Kolesterol Hakkında Yanlış Bilgiler
Prof. Dr. Esen, kolesterolle ilgili toplumda yaygın olan yanlış bilgilere de dikkat çekti. Aşağıda bu yanlışlıklar 7 madde halinde özetlenmiştir:
- Yalnızca yediklerimizden kolesterol alırız: Kolesterolün büyük bir kısmı karaciğer tarafından üretilir. Beslenme, toplam kolesterol seviyesinin yalnızca %15-20’sine katkıda bulunur.
- Kolesterol Yüksekliği Yalnızca Yaşlılarda Görülür: Kolesterol yüksekliği her yaş grubunda görülebilir. Genetik faktörler ve yaşam tarzı genç yaşlarda da sorunlara yol açabilir.
- Kolesterol Seviyesi Yükselirse Hemen İlaç Kullanılmalı: İlaç tedavisi gerekebilir ancak sağlıklı beslenme, egzersiz ve stres yönetimi genellikle ilk adımdır.
- Kolesterol Sorunu Olanlar Yumurta Yememelidir: Yumurta sarısı kolesterol içerir ancak ölçülü tüketildiğinde zararlı değildir. Önemli olan diyetin genel dengesidir.
- Bitkisel Yağlar Kolesterol İçermez ve Tamamen Güvenlidir: Bitkisel yağlar trans yağlar içerebilir. Özellikle ayçiçek yağı ve hindistancevizi yağı kalp sağlığı açısından risk oluşturabilir.
- Kolesterol Düşürülürse Kalp Hastalıkları Riski Ortadan Kalkar: Kolesterol seviyelerini düşürmek riski azaltır ancak sigara, yüksek tansiyon ve genetik faktörler gibi diğer etkenler de göz önünde bulundurulmalıdır.
- Kolesterol Ölçümü Sadece Aç Karnına Yapılır: Modern yöntemlerle toplam kolesterol ve LDL ölçümleri için açlık şart değildir. Bu, yalnızca trigliserit seviyesi yüksek olan bireyler için gereklidir.
Kolesterol Düşürücü İlaçların Faydaları
Kolesterol düşürücü ilaçların kullanımını “kalp krizine karşı emniyet kemeri” olarak tanımlayan Prof. Dr. Esen, bu ilaçların kalp krizi riskini azalttığını, felçten koruduğunu ve yaşam kalitesini artırdığını ifade etti. “Sağlık bir bütündür,” diyen Esen, ilaç tedavisinin sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizle desteklenmesi gerektiğini belirterek, herkesin bireysel özellikleri doğrultusunda tedavi edilmesinin önemini vurguladı.
Yan Etkiler ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Her ilaçta olduğu gibi, kolesterol düşürücü ilaçların da yan etkileri olabileceğine dikkat çeken Esen, “Kas ağrıları, karaciğer enzimlerinde yükselme ve nadiren de olsa kan şekerinde artış bu ilaçların bilinen yan etkilerindendir. Bu nedenle, kolesterol düşürücü ilaçların kullanımı doktor kontrolünde olmalı ve düzenli takip gerektirir. Hastayı bütün yönleriyle inceleyip ele alan bir doktor tarafından söylenmesi tabii en doğru yaklaşım olacaktır.” dedi.