Ramazan Ne Zaman? Üç Aylara Giriş ve Ramazan Ayının Önemi
Üç Aylara Giriş: İslam Aleminde Önemli Bir Dönem
İslam dünyasında büyük bir değer taşıyan ve her sene coşkuyla karşılanan üç aylar dönemi başladı. Müslümanlar için manevi bir derinlik ve yoğun ibadet dönemi olan Recep, Şaban ve Ramazan ayları, inananların ruhsal olarak yenilendiği bir zaman dilimidir. Bu sene Ramazan ayı, 1 Mart 2025 tarihinde başlayacak. Peki, Ramazan Bayramı ne zaman kutlanacak? İlk iftar ve sahur saatleri ne zaman? Kandil günleri hangi tarihlere denk geliyor? İşte detaylar:
İlk Oruç Ne Zaman?
Ramazan ayının ilk orucu için, 28 Şubat’ı 1 Mart’a bağlayan gece sahura kalkılacak ve niyet edilecektir. Bu özel ayın ruhunu hissetmek için hazırlık yapılması önemlidir. Ayrıca 26 Mart Çarşamba günü Kadir Gecesi idrak edilecek. Ramazan ayının son günü ise 29 Mart Cumartesi olacaktır.
Ramazan Bayramı Ne Zaman?
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açıklanan takvime göre, bir aylık oruç ibadetinin ardından 30 Mart 2025 tarihinde Ramazan Bayramı kutlanacaktır. Bu bayram, Müslümanlar için sevinç ve kardeşlik duygularının öne çıktığı önemli bir zamandır.
2025 Dini Günler Takvimi
2025 yılına ait Üç Aylara ve kandil günlerine ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın takvimine göre düzenleme şu şekildedir:
- Üç Aylar Başlangıcı (Recep Ayının İlk Günü): 1 Ocak 2025 Çarşamba
- Regaip Kandili: 2 Ocak 2025 Perşembe
- Miraç Kandili: 26 Ocak 2025 Pazar
- Berat Kandili: 13 Şubat 2025 Perşembe
- Ramazan Ayı başlangıcı: 1 Mart 2025 Cumartesi
- Kadir Gecesi: 26 Mart 2025 Çarşamba
Ramazan Ayının Önemi ve Fazileti
Ramazan ayı, İslam takviminde dokuzuncu ay olarak bilinir ve bu ay, inananlar için büyük bir manevi değere sahiptir. İslam dininde Ramazan ayına “on bir ayın sultanı” denilmektedir. Ramazan kelimesi, “yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur” anlamına gelen “er-ramza” kelimesinden türemiştir. Bu nedenle, Ramazan ayı da müminlerin günahlarını temizleyen bir dönem olarak görülmektedir.
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de Ramazan ayını şöyle açıklamaktadır:
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Ramazan ayı; insanlara yol gösterici olan Kur’an-ı Kerim’in indirildiği aydır. Bu ayda her kim bu ayı görecek olursa, onu oruçlu geçirmesi emredilmektedir.
Kur’an’da “Haram aylar” olarak bilinen ve Araplarca hürmet edilen dört haram ayın (Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep) bir ayrıcalığı bulunmaktadır. Ancak Ramazan ayını değerli kılan birçok yön vardır:
- Ramazan, oruç ayıdır.
- Ramazan, Kur’an ayıdır.
- Ramazan, takva ayıdır.
- Ramazan, Allah’ı yüceltme ayıdır.
- Ramazan, şükür ayıdır.
- Ramazan, doğruyu bulma ayıdır.
- Ramazan, tövbe ayıdır.
- Ramazan, itikaf ayıdır.
- Ramazan, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini içinde barındıran mübarek bir aydır.
Ramazan Ayı ve Oruç
Oruç, sözlük anlamıyla; nefsi meylettiği şeylerden alıkoymak, yani kendini tutmak demektir. Dinimizde ise, yeme, içme ve cinsel münasebetten belli bir zaman dilimi içinde kendini tutmak olarak tanımlanır. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Bu ayet ile birlikte, oruç ibadetinin geçmiş ümmetlerde de farz kılındığı bildirilmiştir. Oruç, birçok mükâfatına rağmen insan nefsine en ağır gelen ilahi emirlerden biridir. Oruç ibadetinin hikmeti, Allah’a boyun eğmekle birlikte, kulluk zevkini tatmak, ruhu riya ve gösteriş gibi hastalıklardan arındırarak kendini Allah’ın korumasına teslim etmektir.
Peygamberimiz (sas), oruç ibadetinin insan davranışlarını etkileyen yönlerine de vurgu yapmıştır. Oruç mükafatını Allah’ın vereceğini, oruçlu kişinin kötü söz söylememesi gerektiğini, eğer birisi ona sataşırsa “ben oruçluyum” demesini, oruçlu kişinin ağız kokusunun Allah katında misk kokusundan daha güzel olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, oruçlunun iftar anındaki ve ahirette Rabbine kavuştuğu anın sevinçleri üzerinde durmuştur.
Oruçla ilgili bu hadiste Peygamberimiz, aşağıdaki dört hususa değinir:
- Oruç mükafatı.
- Oruçlu bir müminin, kendisine karşı sataşan birine nasıl davranması gerektiği.
- Oruçlu iken ağız kokusunun Allah katında nasıl değerlendirileceği.
- İftarın mutluluğu ve ahiretteki kavuşma anının sevinci.
Oruç, sadece bir açlık eylemi değildir; insanın midesinin yanı sıra sinirlerine de hâkim olması gereken bir ibadettir. Oruç, kendine hâkim olma, gönül kırmama ve sevgi dolu duygularla Ramazan ayını geçirme hedefini taşır. İnsanın oruç dışında her ameli kendisi için olduğu gibi, oruç da Allah rızası için yapılan bir ibadettir. “İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir ve mükafatını ben vereceğim.”
İmam-ı Gazali, orucun üç derece olduğunu belirtir:
- Birinci derece: Yeme, içme ve cinsel münasebetten uzak durmak (avam orucu).
- İkinci derece: Göz, kulak, dil, el, ayak ve azaları günahlardan uzak tutmak (havasın orucu).
- Üçüncü derece: Kalbi, dünyevi düşüncelerden arındırmak ve Allah’tan başka her şeyi kalpten uzaklaştırmak (ahassu’l havasın orucu).
İşte feyzin ve bereketin döküldüğü yer burasıdır. Oruç; sadece sahura kalkıp aç kalmak değil, insanın ruhunu ve bedenini terbiye etme fırsatıdır. Allah Resulü (sas) bir gün ashabıyla otururken kıyamet günü amelleri üzerine şöyle buyurmuştur:
– Kıyamet günü birçok kimse, Tehame (büyük bir dağ ismi) kadar sevapla gelir. Ancak Allah onların amellerini boşa çıkarır.
Sahabeden biri, bu kimseleri nasıl tanıyacaklarını sorduğunda Peygamberimiz (sas) şu şekilde cevap vermiştir:
– Onlar oruç tutarlar, namaz kılarlar ama kendilerine haramdan bir şey teklif edildiğinde Allah’tan korkmadan haram işlerler. İşte Allah onların amellerini kabul etmez.
“Yalanı ve yalana göre hareket etmeyi terk etmeyenin yemeği, içmeyi bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur.”