Kısa Etkileşimlerin Bireylerin Mutluluğuna Etkisi
Kısa Etkileşimlerin Mutluluğa Katkısı
Türkiye’de gerçekleştirilen bir araştırma, kahve alırken baristayla yapılan kısa bir sohbetin ya da otobüsten inerken sürücüye teşekkür etmenin, bireylerin mutluluğunu artıran önemli etkileşimler olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmanın başyazarı, Sabancı Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nden Esra Aşcıgil, BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Sadece sohbet etmek değil; otobüsten inerken sürücüye teşekkür etmek veya mahallede karşılaştığınız tanıdıklarla selamlaşmak gibi basit davranışlar, insanların refahını olumlu yönde etkiliyor.” ifadelerini kullanıyor.
İstanbul ve Diğer Bölgelerdeki Davranış Farklılıkları
Araştırma, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde bu tür etkileşimleri inceleyerek İstanbul’un, yabancılara selam vermek, teşekkür etmek veya onlarla sohbet başlatma konusunda diğer bölgelere göre daha aktif olduğunu göstermektedir. Özellikle, Kuzeydoğu Anadolu halkı, teşekkür etme konusunda oldukça aktifken, Batı Marmara bölgesi yabancılarla sohbet etme konusunda öne çıkıyor. Bazı araştırmacılar, İstanbul gibi büyük şehirlerin küçük etkileşimler için daha fazla fırsat sunduğunu savunurken, diğerleri bu tür ilişkilerin büyük şehirlerde zayıfladığını ifade ediyor.
Nezaket ve Sağlık Üzerine Araştırmalar
Günlük etkileşimlerde nezaketin sağlık, refah ve sosyal deneyimlerle olan ilişkisini anlamaya yönelik birçok çalışma bulunmaktadır. Bunlar arasında, “en kapsamlı yurttaş bilimi projesi” olarak adlandırılan Nezaket Testi, 2021 yılında İngiltere’de Sussex Üniversitesi ve BBC Radio 4 işbirliğiyle gerçekleştirildi. Bu çalışma kapsamında, 140’tan fazla ülkeden 60 bin katılımcı, başkalarından gördükleri nezaket davranışları hakkında çevrimiçi bir ankete katıldı. Araştırmaya katkıda bulunan Sussex Üniversitesi’nden nezaket psikolojisi uzmanı Dr. Gillian Sandstrom, insanları nezaket olarak gördükleri eylemleri şu şekilde sıralıyor:
- Tanımadıkları birinin geçerken kapıyı tutması,
- Market alışverişinde ağır çantaları taşımak,
- Öndeki araca yol vermek,
- Toplu taşımada başkalarına yer vermek,
- Süresi dolmamış park cezalarını paylaşmak,
- Sadece gülümsemek,
- Teşekkür etmek,
- İltifat etmek ve kısa sohbetler gerçekleştirmek.
Araştırmanın önemli bulgularından biri, nezaketin insanların refahı üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu göstermesi oldu. Ayrıca, dışa dönük bireylerin, dindarların ve kadınların nezaket konusunda diğerlerine göre daha aktif oldukları sonucuna varıldı. Ancak, Nezaket Testinin sadece İngilizce yapılması, uluslararası katılımı sınırlayan bir etken oldu. Dr. Sandstrom, bu çalışmanın ardından Türkiye’de benzer bir araştırma için destek verdi.
Türkiye’de Cinsiyet ve Eğitim Farklılıkları
Sabancı Üniversitesi’nde sosyal psikoloji alanında çalışan bir grup araştırmacı, Nezaket Testi verileriyle birlikte araştırma şirketi KONDA ile işbirliği yaparak Türkiye genelinde veri topladı. Türkiye, Batı Karadeniz, Batı Marmara, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İstanbul dahil 12 bölgeye ayrıldı. Bu bölgelerde yaşayan üç binden fazla yetişkine, yabancılar veya az tanıdıkları kişilerle selamlaşma, teşekkür etme veya sohbet başlatma eylemleri soruldu.
BBC Türkçe’ye konuşan Esra Aşcıgil, “Duygusal bağımız olmayan kişilerle etkileşimlerin bireylerin tatminine olumlu etkisi olduğunu gördük.” dedi. Aşcıgil, araştırma sonuçlarını yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, ilişki durumu, iş durumu, dindarlık, gelir düzeyi ve metropol ya da küçük yerlerde yaşamak gibi yaşam tatminine etki eden faktörleri kontrol ederek değerlendirdiklerini belirtti.
Bölgesel Farklılıklar ve Sosyal Normlar
Araştırma, Türkiye’nin bölgeleri arasındaki kısa etkileşim eğilimlerini İstanbul ile karşılaştırma imkanı sunuyor. Sonuçlara göre, İstanbul, Orta Anadolu, Batı Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerine kıyasla yabancılara selam vermek, teşekkür etmek veya onlarla sohbet başlatma konusunda daha aktif bir rol üstleniyor. Kuzeydoğu Anadolu halkı, selamlaşma konusunda İstanbul kadar aktif görünmese de, teşekkür etme ve sohbet başlatma noktasında oldukça yakın bir duruş sergiliyor.
Batı Marmara ise selamlaşma ve teşekkür konusunda İstanbul kadar aktif olmasa da, yabancılarla sohbet başlatma konusunda hemen hemen benzer bir performans sergiliyor. Araştırmacılar, İstanbul gibi büyük şehirlerin küçük etkileşimler için daha fazla fırsat sunabileceğini ifade ederken, bazıları bu etkileşimlerin büyük şehirlerde zayıfladığını öne sürüyor. Esra Aşcıgil, Türkiye’deki bölgesel farklılıkları daha iyi anlayabilmek için derinlemesine çalışmalar yapılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, sosyal normların bu tür davranışlarda etkili olduğunu belirtiyor: “Eğer bulunduğunuz çevrede, toplumda insanlar sık sık tanımadıkları kişilerle konuşuyorsa, bu sosyal norm algısı, sizin de benzer şekilde davranma ihtimalinizi artırabilir.”
Küçük Etkileşimlerin Büyük Faydaları
Yabancılarla küçük etkileşimlerde bulunmanın büyük faydaları olduğu konusunda araştırmacılar hemfikir. Rikkyo Üniversitesi’nde sosyal psikoloji araştırmacısı Itaru Ishiguro, Japonya’da yaptığı çalışmanın küçük etkileşimlerin mutluluğu artırmasının aidiyet duygusuyla bağlantılı olduğunu ortaya koyduğunu belirtiyor. Ishiguro, “Asgari sosyal etkileşimler, başkaları tarafından kabul edilme duygusunu güçlendiriyor ve bu da bireylerin refah hissine olumlu katkıda bulunuyor.” diyor.
Özellikle kentlerde, insanların başkalarıyla yakın ilişkiler geliştirmesi, sahip olunan kaynaklara ve niteliklere bağlı olabilir. Ishiguro, “Asgari sosyal etkileşim fırsatları herkes için aynıdır. Örneğin, iş yerinde yoğun olduğumuz zaman en yakın arkadaşlarımızla bile sohbet etmeye vaktimiz olmayabilir. Yine de, bir kahve dükkanı çalışanıyla hava durumu hakkında birkaç dakikalığına sohbet edebilir veya ona sadece teşekkür edebiliriz.” şeklinde ekliyor.
İnsanların Etkileşimlerden Kaçınma Nedenleri
2021 yılında gerçekleştirilen Nezaket Testi’nde katılımcılara, nezaket davranışlarından neden kaçındıkları sorulmuştu. Bu soruya verilen en yaygın cevap, eylemlerinin yanlış yorumlanabileceği yönündeki endişeydi. Katılımcılar, ayrıca yeterli zamanları olmadığı ve sosyal medyanın da bir engel teşkil ettiğini ifade ettiler. Uzun yıllar boyunca bu etkileşimlerin önündeki engelleri araştıran Prof. Dr. Gillian Sandstrom, bazı insanların bu küçük sohbetleri “anlamsız” bulup, “değerini göremeyebildiğini” belirtiyor.
Bununla birlikte, bazı kişiler, yabancılarla konuşmaya istekli olsalar da, bu durumun sosyal olarak kabul edilebilir olup olmadığından emin olamıyor. “Birçok insan, nasıl yapacaklarını bilmediklerini ve gerekli sosyal becerilere sahip olmadıklarını hissediyor.” diye ekliyor. Itaru Ishiguro, aynı ülke içinde bile kültürel farklılıkların olabileceğine dikkat çekiyor: “Örneğin, Japonya’nın Tohoku bölgesindeki küçük bir kasabada yürüyüş yaparken birçok insan yanımıza gelip ‘Ne tatlı bebek!’ gibi şeyler söylerdi. Ancak, Tokyo metropol alanına taşındığımda, bu tür etkileşimler nadiren yaşanır oldu.”
Uzmanlar, insanların yabancılarla asgari etkileşimlerini teşvik etse de, bunun için kişisel güvenliğin de önemine vurgu yapıyor. Esra Aşcıgil, insanların “mutlaka güvende olduğunu bildiği” ortamlarda bu etkileşimlere girmesini tavsiye ediyor.