Diyabetin Belirtileri ve Yönetimi
1- Bu Belirtileri Gözden Kaçırmayın!
Diyabetin erken tanısı, hastalığın gözlerde, böbreklerde, sinirlerde ve kalpte yol açabileceği hasarlara karşı önlem almak açısından son derece önemlidir. Eğer aşırı susama, sık idrara çıkma, sürekli yorgunluk, bulanık görme ve ani kilo kaybı gibi belirtiler yaşıyorsanız, mutlaka bir doktora görünmelisiniz. Ayrıca, ağız kuruluğu, ciltte kaşıntı ve kuruluk, ellerde ve ayaklarda karıncalanma da diyabetin habercisi olabilir. Ansızın gelen uyku hali, sık sık tatlı isteği gibi durumlar, henüz diyabet hastası olmasanız bile insülin direnci sorunu yaşıyor olabileceğinizi gösterir. Bu tür belirtilerle karşılaştığınızda, bir sağlık uzmanına danışmak son derece önemlidir.
2- Sağlıklı Yaşam Alışkanlıkları Kazanın!
Karbonhidrat, yağ ve protein dengesini sağlayan besleyici bir diyet planı oluşturmak, öğün saatlerinin düzenli olmasını sağlamak, kan şekerinin ani yükselip düşmesini engellemek için kritik öneme sahiptir. Haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta egzersiz yapmak (örneğin; gün aşırı 35-40 dakika tempolu yürüyüş), stresi yönetmek ve düzenli bir uyku düzenine sahip olmak, kan şekerinin kontrol altında tutulmasına yardımcı olur. Ayrıca, alkol ve sigaradan kaçınmak da gereklidir. Alkol, yüksek kalori içermesinin yanı sıra, tedavi sürecinizi olumsuz etkileyebilir ve kan şekerinin kontrolünü bozarak komplikasyon riskini artırabilir. Sigara içen diyabet hastalarında kalp krizi, bacak atardamar tıkanıklığı ve beyin damar tıkanıklığı sonucu ortaya çıkan felç gibi durumlar daha sık ve daha şiddetli bir şekilde görülmektedir.
3- Çok Sık Yapılan Bu Hatalardan Kaçının!
Diyabet hastalarının sıkça düştükleri hatalar, hastalığın kontrolsüz bir şekilde ilerlemesine yol açabilir. Prof. Dr. İsmet Tamer, “Örneğin; öğün atlamak ve bu şekilde kilo vermeye çalışmak, kan şekeri dengesini bozarak diyabet yönetimini zorlaştırır. Hastalar kendilerini iyi hissettiklerinde, tatlı tüketmediklerinde veya kan şekerleri normal seviyelerde olduğunda ilaçlarını almayı ihmal edebilirler. Bu durum tedavi sürecinde ciddi zorluklara yol açabilir. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarına uyulmaması, aşırı karbonhidrat tüketimi, sigara ve alkol kullanımı ile yetersiz fiziksel aktivite de sık görülen hatalar arasında yer alır.” diye belirtiyor.
4- Tedavinizi Aksatmayın!
Düzenli bir tedavi süreci, diyabetin ilerlemesini ve hastalığa bağlı komplikasyonların ortaya çıkmasını önlemek açısından hayati önem taşır. Tedavi aksatıldığında, kan şekeri seviyeleri kontrolsüz bir şekilde yükselebilir. Bu durum, kalp-damar hastalıkları, böbrek yetmezliği, görme kaybı, sinir hasarı ve şeker koması gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, tedavi sürecinin sürekliliği ve disiplinli bir şekilde sürdürülmesi büyük bir önem taşır.
5- Sadece İlaçla Yetinmeyin!
Fonksiyonel Tıp alanında çalışmalar yürüten Prof. Dr. İsmet Tamer, diyabet tedavisinde yalnızca ilaç kullanımının yeterli olmadığını, bütüncül bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini vurguluyor. “Bütüncül yaklaşım; sağlıklı yaşam tarzı değişikliklerini, dengeli bir beslenme düzenini, düzenli fiziksel aktiviteyi ve doktor kontrollerini kapsar. Ayrıca, psikolojik desteğin de diyabet tedavisindeki önemi büyüktür. Diyabet hastaları genellikle uzun süreli bir tedavi süreci ile karşı karşıya kaldıkları için stres ve depresyon riski taşıyabilirler. Hastaların tedavi sürecine katılımı ve motivasyonu, bu sürecin başarısında kilit bir rol oynar. Gerekli hallerde psikolojik destek almak, bütüncül tedavinin önemli bir parçasıdır.” şeklinde ifade ediyor.