Basit Kan Testi ile Kalp Hastalığı Riski Belirleniyor
Basit Bir Kan Testiyle Kalp Hastalığı Riski Belirleniyor
Gelişen tıbbın sunduğu imkanlarla, artık basit bir kan testi ile gelecekte kalp hastası olup olmayacağınızı öğrenmek mümkün. Yeni yapılan araştırmalar, kandaki enfeksiyon seviyesini gösteren C-Reaktif Protein (CRP) değerinin, bir kişinin 30 yıl içerisinde kalp hastalığı riski taşıyıp taşımadığını belirleyebileceğini ortaya koyuyor.
LDL DEĞERİ ÖNEMLİ ANCAK YETERSİZ
Uzun yıllardır doktorlar, hastalarının kalp rahatsızlıklarını tespit etmek için genellikle kolesterol seviyelerine odaklanıyor. Bu bağlamda kötü huylu kolesterol olarak bilinen LDL (Low-Density Lipoprotein) değerleri önem arz ediyor. Ancak, yeni araştırmalar sadece kolesterol seviyelerine odaklanmanın yetersiz olduğunu, bu durumun birçok sinsi risk faktörünün gözden kaçmasına neden olduğunu gösteriyor. Kalp hastalığı riski taşıyan bireyler hakkında daha fazla bilgi edinebilmek için farklı biyolojik belirteçlerin de göz önünde bulundurulması gerekiyor. Boston’daki Brigham and Women’s Hospital Kardiyovasküler Hastalıkları Önleme Merkezi’nin direktörü Paul Ridker ve ekibi, kötü huylu kolesterolün yanı sıra kandaki “lipoprotein” ve “enfeksiyon” göstergesi olan CRP değerinin, kalp krizi, inme ve koroner kalp hastalığı risklerini belirlemede önemli olduğunu vurguluyor.
ÇALIŞMALAR 1992’DE BAŞLADI
Cumartesi günü Londra’da düzenlenen Avrupa Kardiyoloji Derneği Kongresi’nde sunulan bu çalışmada, ABD’li yaklaşık 30 bin kadının sağlık verileri analiz edildi. 1992-1995 yılları arasında çalışmaya katılan kadınların yaş ortalaması 55’ti. Bu katılımcıların yüzde 13’ü (yaklaşık 3600 kişi) 30 yıllık takip süresi boyunca kalp krizi, felç geçirme, daralan ya da tıkanan damarlarını açtırma veya kalp hastalığı nedeniyle hayatını kaybetme gibi durumlarla karşılaştı.
CRP DEĞERİ YÜKSEK OLANLARDA RİSK %70
Çalışma başlangıcında, tüm katılımcılara LDL kolesterol, lipoprotein ve CRP seviyelerinin ölçüldüğü kan testleri yapıldı. LDL seviyesi en yüksek olan kadınların kalp hastalığına yakalanma riski, LDL değeri en düşük olanlara göre yüzde 36 daha fazlaydı. Lipoprotein seviyeleri yüksek olanlarda risk yüzde 33 iken, CRP seviyeleri yüksek olanlarda bu risk yüzde 70 olarak belirlendi.
RİSKLER KATLANARAK ARTIYOR
Üç göstergenin birlikte değerlendirilmesi durumunda, en yüksek değerlere sahip kadınların en düşük değerlere sahip olanlara kıyasla, önümüzdeki 30 yıl içinde felç geçirme olasılığı 1,5 kat, koroner kalp hastalığına yakalanma ihtimali ise üç kat artıyordu. Her üç gösterge de ayrı ayrı kalp hastalığı riskini artırmakta, ancak her biri farklı biyolojik süreçlerle ilişkilidir. Bu nedenle, bu göstergelerin bir arada değerlendirilmesi, bir kişinin neden risk altında olduğunu anlamamıza yardımcı olabilir.
MENOPOZ SÜRECİNDE LİPOPROTEİNİNE DİKKAT EDİN
Çalışmaya katılmayan Arizona’daki Dignity Health Kalp Sağlığı Direktörü Rachel Bond, diyabet, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi bilinen risk faktörleri olmasa bile, kanımızdaki lipoprotein seviyesinin yüksek olmasının bizi yüksek risk altına soktuğunu belirtiyor. Ayrıca, Rachel Bond şu uyarıyı yapıyor:
- “Hepimizin hayatında en az bir kez kanımızdaki lipoprotein seviyesinin kontrol ettirmesi gerekiyor. Bu yağın seviyesi bir kez yükseldiğinde, hayat boyu yüksek kalma eğilimindedir.”
40’LI YAŞLARDA TESTLERİ YAPTIRIN
Bond, özellikle menopoz sonrası kadınlarda lipoprotein seviyelerinin artabileceğini vurguluyor. Ayrıca, LDL kolesterol ve CRP seviyelerinin yaşam boyunca değişiklik gösterebileceğini ekliyor. Doktorlar, bu üç aşamalı kan testinin, tehlikeler kapı çalmadan yani 30’lu ve 40’lı yaşlarda yapılmasını tavsiye ediyor.