Kadın

Boşanmanın Sağlıklı Olması Mümkün mü?

Haber7 yazarı Prof. Dr. Hakan Aydın, “Boşanmanın sağlıklısı olur mu?” başlıklı yazısında dikkat çekici konulara değinmiş. Ülkemizde sağlıklı bir evlilik süreci kadar, sağlıklı bir boşanma süreci de hayati bir mesele haline gelmiştir. Hiçbir evlilik, boşanmak amacıyla başlamaz; ancak zamanla bazı çiftler, bu zor ve önemli kararı almak durumunda kalabiliyorlar. Her evliliğin kendine özgü bir hikayesi var. “İki gönül bir olunca” kısmı güzel görünse de, “samanlık seyran olur” durumu (sadelikteki karmaşa) günümüz kırk haramilerinin (endüstriyel kapitalizmin) pek de hoşuna gitmiyor. Oysa, ikna gücü yüksek ve çeşitliliği bol olan araçlar, genç çiftleri (ve ailelerini), evliliklerini pahasına aşırı harcamalar yapmaya zorla veya güzellikle ikna ediyor. Genç çiftler, adımlarını attıkları andan itibaren ilk huzursuzluklarını, kaygı ve streslerini peşinen edinmiş oluyorlar.

Sonrasında, kişisel arzular ve egoların yanı sıra aile yakınlarının, tüm medya organlarını kapsayan akıllı telefon uyarıcılarının da etkisiyle, huzur ve mutluluk hedefli birliktelikler hızla toksik bir hale gelebiliyor. Bu tür ilişkilerde, eğer sorunlar tekrar düzelmeyecek boyuta gelmişse, sevimsiz olsa da boşanmayı bir seçenek olarak değerlendirmek gerekir. Helal ve yasal olan bir hakkın önüne çeşitli nedenlerle görünür-görünmez engeller koymak mümkün değildir.

Sağlıklı bir boşanmanın önemi birkaç açıdan değerlendirilebilir. Öncelikle, çiftlerin bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması, varsa çocukların sağlıklı gelişimlerinin garanti altına alınması gibi hususlar akla gelir. Ancak, bazı kişiler çocuklarını bebeklikten yetişkinliğe kadar fiziksel ve psikolojik şiddet ve nefret sarmalına hapsettikleri halde, “çocukların olumsuz etkilenmesini istemiyoruz” diyerek boşanmaya yanaşmayan tipler de mevcuttur. Boşanamama sendromu olarak adlandırabileceğimiz bu durumun birçok nedeni olabilir; örneğin yakın veya uzak çevre/mahalle baskısı, nafaka sorunları gibi.

Nafaka, evlenememek kadar boşanamamanın da nedenleri arasında gösterilmektedir. Sorunun çözümünü hedefleyen alternatifli tekliflerin neden hâlâ Meclis gündemine gelmediği merak konusu. Bu tür meselelerde, kaş yaparken göz çıkarmak maalesef söz konusu. Kimseyi mağdur etmeyecek bir çözüm bulmak bu kadar mı zor? Medya ve sivil toplumun oluşturduğu baskı ortamı nedeniyle aceleyle yapılan yasal düzenlemeler ve verilen kararlar, sorunu çözmek bir yana, yeni mağduriyetlere kapı aralıyor. Boşanmaların sağlığını yitirdiği durumlarda, hem haber bültenlerine hem de sosyal medyaya yansıyan inanılmaz aile trajedilerine tanıklık ediyoruz. Örneğin, “İstanbul’da boşanmak isteyen eşini öldürdü: Ağırlaştırılmış müebbet talep edildi”, “Bağ evinde korkunç olay: Boşanmak isteyen karısını öldürüp intihar etti”, “Boşanmak isteyen eşini ve ailesini katletti, üç müebbet cezası aldı” gibi başlıklar, yakın zamanda meydana gelen olayların sadece birkaçına dair manşetlerdir. Bunun gibi yüzlerce haber mevcut ve her gün yenileri ekleniyor. Medyaya yansımayan trajedileri de hesaba katarsak, korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız.

Yalnızca yuvaların yıkılmasıyla değil, toplumsal psikolojiyi ve güvenliği tehdit eden amansız bir sorunla karşı karşıyayız. Herkes steril ortamlarda yaşamıyor elbette. Meselenin sosyal medyaya bakan yüzü daha da patolojik bir hal alıyor. Boşanmak amacıyla duygularını sosyal medyaya taşıyan kadınlar, biraz da avukat gözetiminde, sorunu karşı taraftan öç alma, tüm mal varlığına el koyma ve hayatı yaşanmaz hale getirme mücadelesine dönüştürüyorlar. Özellikle TikTok aracılığıyla yayılan yeni kabadayı kültürü, boşanma aşamasındaki erkeklerin eşlerine mesaj verdikleri bir ön hazırlık alanına dönüşüyor. Instagram gibi platformlar ise, hem kadınların hem de erkeklerin boşanma aşamasındaki eşlerine yönelik psikolojik savaş yürüttükleri taciz ve manipülasyon mekânları haline geliyor. Yapılan paylaşımlarla özel hayatlar ihlal edilirken, çocuklar da bu sürecin bir parçası haline getiriliyor.

Bu durum, ne yazık ki boşanmanın, bazı durumlarda en az evlilik kadar önemli ve gerekli olduğunu anlayamadığımızı, sağlıklı boşanmanın önemini yeterince kavrayamadığımızı gösteriyor. Ayrıca, hem evlilik sırasında hem de boşanma aşamasında ve sonrasında iletişim, kriz yönetimi, sorun çözme, psikolojik iyi oluş gibi kritik alanlarda ne denli ciddi eksikliklerimiz olduğunu hatırlatıyor. Sosyal medyaya ilişkin başka vahametler de söz konusu: Boşanmaya dair süreçlerde geçici ve yüzeysel sosyal medya aforizmalarıyla dalgalanan bireysel psikolojiler, aynı oranda inanç ve maneviyat gibi daha derinlikli yardımcı ve iyileştirici mekanizmalardan uzaklaşıyor.

Evet, evlilik yaşı ilerledikçe, evlilik süreleri kısalıyor. Peki, huzurun kaynağı eşler nasıl oluyor da piyasa simsarları için bulunmaz bir ortamın, yani anlaşmazlığın, çatışmanın, kin ve nefretin, kötülükte yarışmanın kaynağı haline gelebiliyor? Boşanmanın sağlıklısı olur mu? Olur, Olmalı! Sağlıcakla kalın, Prof. Dr. Hakan Aydın / Haber7 [email protected]

Boşanmanın Sağlıklı Olması Mümkün mü?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu