Yaşlanma Karşıtı Tedavilerde Yeni Dönem Başlıyor
Antiaging dünyasındaki trendleri ve eğilimleri anlatan Bütünsel Tıp Doktoru Deniz Heppekcan, medikal estetikte bütünsel yaklaşımın öneminin giderek arttığını söylüyor. Önümüzdeki günlerde ‘Bio-hacking’ felsefesini çok duymaya başlayacağımızı söyleyen Heppekcan, “Tıp dünyası vücudun en yüksek performansta çalışma yeteneğini geliştirmek ve kişinin ömrünü uzatmak için çalışıyor. Kısacası rejeneratif tıp ve rejeneratif estetik kavramları çığ gibi büyümeye devam edecek” diyor.
Deniz Heppekcan
Yaşlanma süreci ne zaman başlıyor, ciltte ne gibi değişimler oluyor?
Yaşlanma sürecinin ne zaman başladığı sorusundan ziyade, nasıl başladığı ve nasıl geliştiği sorularından yola çıkmak daha açıklayıcı olacaktır. Cilt yaşlanması daha doğru tabirle ‘yüz yaşlanması’ içten dışa anatomik olarak tüm katmanlarda gerçekleşir. Yüz yaşlanmasına bağlı sorunların bir kısmı kemik dokudaki değişimler; özellikle kemik kaybı ve aşınması, yumuşak dokudaki değişimler; yer çekimine bağlı yağ yastıklarının aşağı ve içe doğru yer değiştirmesi, boyutlarının artması veya tam tersi azalması, yüz kaslarındaki ve yüzün asıcı bağlarındaki gevşemeler, son olarak da cilt kalitemizin bozulmasına neden olan kolajen yapımının azalması ve çevresel etmen olarak güneş (UV) maruziyeti ile gelişen fotoyaşlanma nedeniyle oluşur. Ciltteki kolajen kaybı ve uv hasarına bağlı lekelenmeler, kılcal damar görünümü, gözeneklerde belirginleşme, ince akordeon çizgilerinin oluşması yaşlanma süreciminin daha kötü görünmesine yol açar.
Antiaging tedavinin yaşlanma süreciyle başlaması gerekir mi?
Antiaging yani yaşlanma karşıtı tüm uygulamalara, adı üzerinde sürecin etkileri belirgin hale gelmeden başlanması, kişinin doğal bir şekilde ve çok daha iyi görünerek yaş almasını sağlar. Yaşlanma karşıtı uygulamalar hem içten hem de dıştan yürütülmelidir. Yani hem ruhsal durumumuz, hem beden genel sağlığımız; performans ve enerjimiz ve son olarak da cilt kalitemiz ve yüz için antiaging tedavi bütünsel algılanmalıdır.
Yaşlanmaya, yaş almaya, antiaging’e bakış açınız nedir?
‘Yaş almak’ bence mükemmel bir şey, çünkü aslen mental ve ruhsal tarafımızla ilgili. Mesela 20’li ve 30’lu yaşlarıma dönüp baktığımda kendimi ilerlemiş olarak görebiliyorum. Bunun yanında ‘yaşlanmak’ kavramını üzücü, korkutucu ve insanın kendi kapasitesinden vazgeçtiği bir hastalık süreci olarak görüyorum. Çünkü yaşlanmanın normal seyrinde, sadece gençlikte sahip olduğumuz uyumlu ve dengeli yüz ve cilt özelliklerini yitirmiyoruz, beraberinde bu benlik saygımızı da etkileyip, yüzümüzde belirgin hale gelen negatif ifadelerle (üzgün, yorgun veya kızgın görünüm) duygularımızın başkaları tarafından yanlış anlaşılmasına da yol açabiliyor.
‘’Yaşınız size kalsın, nasıl genç kalacağınızı bana bırakın.” Diyorsunuz, bunu biraz açar mısınız?
Az önce de söylediğim gibi, yaş almak ve yaşlanmanın ayrı şeyler olduğunu düşündüğüm bakış açımı anlatıyorum. Bir sayı olarak yaşımız, bizim tecrübemizi ve bilgeliğimizi anlatan bir durumdan başka bir şey değil ve bu nedenle yaşlanmakla ilişkilendirilmesini doğru bulmuyorum. Bu nedenle yaşınız size kalsın diyorum, çünkü sadece sizin, yaşınızın getirdiği bilgeliğe ihtiyacınız var, yaşlanmamak için ne yapılması gerektiğini de benim bilgi ve tecrübeme bırakmanızı öneriyorum. Kısacası insanların yaşlarının yaşlılıklarından bağımsız bir kavram olduğunu savunuyorum.
Daha önce sıklıkla yapılan hangi işlemler hangi işlemlere evrildi? İşlemlerin içeriği neye göre, nasıl şekillendi ve değişti?
Daha önceki yıllara göre dolgu uygulamalarındaki uygulama şekilleri, bölgeleri ve katmanları değişti daha doğrusu gelişti. Artık yüzü şişirerek değil yukarı kaldıracak şekilde anatomik uygulama bilgisine sahibiz. Bu da dolguyla çok daha doğal sonuçları garantilememizi sağlıyor. Kolajen stimülanlarıyla cilt kalitesini artırma uygulaması ön planda. Cilt kalitesini artıran mezoterapiler, gençlik aşısı uygulamaları ve her dönemde popülaritesini asla kaybetmeyen kırışıklık tedavisi yaptığımız botulinum toksin yani botoks. Ayrıca cilt gençleştirmede ve cilt problemlerini çözmek için kullanılan enerji bazlı cihazların (Energy based devices-EBD) kullanımı daha da yaygınlaştı.
Size göre medikal estetik uygulamalarının geleceğinde ne var? Sektör nereye doğru evriliyor?
Pandemiyle beraber tüm dünyada, sağlık algısı anlamında büyük bir değişim yaşandı. Özellikle hekimler olarak insanları, sağlıkları bozulunca tedavi etme görevimizden önce, sağlıkları bozulmadan onu bütüncül olarak nasıl koruyacakları konusunda onlara rehberlik etmeliyiz diye düşünüyorum. Her hekim bunun farkına vararak çevresindeki topluluğu eğitmeli, farkındalık yaratmalı. Artık dünyadaki hiçbir sağlık sisteminin üzerindeki yükü tam anlamıyla taşıyamadığını ve yeterli olmadığını anladık. Tüm dünyadaki Tıp eğitiminin, koruyucu hekimlik ve rejeneratif (yenileyici) tıp yönünde değişmesi gerektiğini savunuyorum. Medikal estetik kişinin kendinden emin, mutlu hissetmesi, benlik saygısını devam ettirmesi, yaşlanmanın getirdiği psikolojik, duygusal ve sosyal etkilerle baş etmesini kolaylaştırması anlamında tahmin ettiğimizden daha fazla faydaları var. Bu noktada ‘Neuro-glow’ kavramı devreye giriyor, yani nasıl göründüğümüzle nasıl hissettiğimiz arasındaki ilişki artık daha anlaşılır hale geliyor.
Küresel olarak cerrahi dışı estetik uygulamaların Pazar hacmi 60 milyar dolar civarında ve 2030’da 3 katına çıkacağı düşünülüyor. Yaşlanmayı geciktirmek değil, durdurmak ve geri çevirme kavramları ön plana çıkmaya başladı. Yenileyici Rejeneratif Estetik’e daha fazla yönelim olacak. Çünkü hepimizin gördüğü kötü estetik örneklerden sonra cilt kalitesi, kolajen kaybı, hücre yenilenmesi, doku iyileştirilmesi kavramlarının önemi anlaşıldı. Daha sürdürülebilir, daha doğal, bioçözünür ve bağışıklık sistemimizle uyumlu enjekte edilebilir tedavilere yenilerinin ekleneceğini düşünüyorum.
Size gelenler nasıl bir yaklaşımla karşılaşırlar?
Ben insanların mutlu hissetmesine ve iyi görünmelerine yardımcı olmak ve onlara destek olmak isteyen bir hekimin. Beraber yola çıktığım, bana danışan hastalarımın özgüvenleri yükselmiş, kendilerinden emin, aynada gördükleri kişiden mutlu olmaları benim en önemli tatmin noktam. Daima doğal ama tatmin edici sonuçlara ulaşmayı hedeflerim. Bu nedenler herkese önerdiğim tedavi planı birbirinden farklıdır.
Yüz yüze görüşmemizde öncelikle hastalarım dinler, aynaya baktıklarında rahatsızlık hissettikleri şeyleri öğrenmek için sorular sorar, genel tıbbi öykülerini derinlemesine sorgularım. Onların beklentileriyle, cerrahi dışı antiaging uygulamalarla hangi sürede nasıl bir hedefe ulaşabileceğimiz gerçekliğini dengelerim. Uzun vadeli ve düzen gerektiren planlamalar yaparım. Değiştirmek istedikleri negatif özellikleri ve asla değişmesini istemedikleri karakteristik özelliklerini iyice anlayıp, tıbbi terimlerden uzak sade bir dille açıklamalar yaparım. Genel sağlık, beslenme durumları, ek takviye ihtiyaçları da dahil olmak üzere bütünsel bir bakışla yaklaşırım. Görüşmemiz sırasında planladığım tedavilerde kullanacağım cihaz, ürün veya ilaçları anlatır, unutma ihtimallerine karşılık bunlarla ilgili bilgilendirme broşürleri verir, hatta fotoğraflarını çekmelerini isterim.
Konsültasyon sonunda hastanın tedaviyi kabul edip başlamasından önce, mutlaka iyice bilgilendirdiğime emin olmak isterim. İnsanların kime güveneceğini her zaman doğru seçmesi mümkün değil, güven zamanla ve an ve an yaratılan bir şey. Hekim hasta arasındaki iletişimin sağlığın her alanında hastanın tedavi başarısını arttırdığını biliyoruz. Bu nedenle hasta-hekim görüşmesi ve benim danışanlarımı karşılamamdaki en önemli basamaktır.
Hangi antiaging uygulamayı yaparsam yapayım çok titiz davrandığım noktalar var, bunlar; kişinin lüzumsuz bir ağrı duymaması, en az morluk şişlik olacak şekilde çalışmak, adım adım işlemi ve hissiyatlarını anlatmak, yüz anatomisine saygılı davranmak ve güvenli enjeksiyon tekniklerine sadık kalarak komplikasyonun önüne geçmek.
Antiaging tedavi danışanları hangi düşünceyle size geliyorlar, genelde konu hakkında ne biliyor ve ne istiyorlar?
Birbirinden farklı düşünce ve isteklerle danışan hasta grupları mevcut. Kimi hiç değişmeden yaşının en iyisi olmak istiyor, onlar için ‘çaktırmadan yaşlanma’ grubu diyorum. Ben de bu gruptayım. Kimi değişim beklentisiyle geliyor, genelde yüzde belirgin bir asimetriye odaklanmış kişilerden oluşuyor. Kimisi de dönüşüm bekliyor, daha güzel görünmek, daha kadınsı ya da daha erkeksi yüz hatlarına sahip olmak isteyen değişim hastaları. Tüm bunların yanında içsel sağlık durumuyla da ilgilenen ve damardan antioksidan-antiaging tedavi planladığımız bir başka grup hastamız da var. Benim danışan hastalarım genelde sosyal medyada beni takip ettikleri için bilgilendirici içeriklere ulaşmış ve farkındalıkları daha yüksek kişiler. Ayrıca dış merkezde yaşadığı komplikasyonlar nedeniyle destek isteyen hastalarım da olmakta. Konsültasyon sırasındaki yanlış bilgi ve inanışları detaylıca açıklayarak, doğrusuyla değiştirmeyi hedefliyorum. Hemen hemen hastalarımın yüzde 80-90 kadarı işlemlerle başka birine dönüşmek, yapay olmak, şişmek (pillow face görünümü) gibi konularda çekincelere sahipler.