Aile

İsimlerin Kültürel Dinamikleri ve Psikolojik Etkileri

İsimlerin Kültürel Dinamikleri Üzerine Bir Değerlendirme

İsimlerin Kültürel Dinamikleri Üzerine Bir Değerlendirme

Psikiyatristler, günümüzde isimlerin nasıl bir evrim geçirdiğini ve bu değişimlerin arkasındaki kültürel dinamikleri samimi bir dille ele alıyor. Özellikle son yıllarda, Batı kökenli isimlerin artış gösterdiği dikkat çekiyor. Bu durum, bireylerin kültürel aidiyeti ile doğrudan ilişkili olarak değerlendiriliyor. “Kişi kendini Batı kültürüne daha yakın hissediyorsa, isim seçiminde de bu yöne eğilim gösterebiliyor.”

Dönemin etkileri doğrultusunda, çocuklara verilen isimlerin de belirli bir yönelime sahip olduğu görülüyor. Örneğin, “1980’lerde, Güneydoğu’da Diyarbakırlı bir vatandaş çocuğuna Kürtçe isim koymak istemişti, ama nüfus müdürlüğü bunu kabul etmemişti. Bunun üzerine Mahir ismini koymuştu. O dönemde Mahir, bir protesto simgesiydi.”

İsimlerin Kültürel Dinamikleri ve Psikolojik Etkileri

Günümüzde ise John gibi isimler, Türkiye’de daha fazla tercih edilmeye başlandı. Bu isimler, Hristiyanlıkta önemli bir yere sahip olup, toplumsal dinamiklerin etkilerini yansıttığı gözlemleniyor. Bu bağlamda, isim seçimlerinin siyasi olaylar ve ülke içindeki dinamiklerle bağlantılı olduğu anlaşılmakta.

İsimler, yalnızca birer etiket olmanın ötesinde, kişinin toplumda aldığı pozisyonu ve ilişkilerini etkileyen önemli bir psikolojik araç olarak kabul ediliyor. “Bir çocuğa küçük yaşlarda doğrular ve değerler öğretilmezse, beyninde bu değerlerle ilgili kalıplar oluşmaz,” diyen Üsküdar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yerel değerlerin evrensel düşüncelerle birleştirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Tarhan, ebeveynlerin çocuklarına kendi kültürlerini öğretmedikleri takdirde, çocuklarının sadece başkalarının hayatına hizmet eden bireyler haline gelebileceğini ifade ediyor. “Çocuklarına kendi kültürlerini öğretmeyen ebeveynler, çocuklarının sadece başkalarının hayatına hizmet eden bireyler olmasına neden olabilirler,” şeklinde sözlerini sürdürdü.

Prof. Dr. Tarhan, ebeveynlerin 15 yaşına kadar çocuklarına kılavuzluk yapmaları gerektiğinin altını çizerken, her bireyin kendi yaşam amaçlarını oluşturma sürecinde desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu