Jil Sander’da Simone Bellotti Dönemi Başlıyor

Jil Sander’da Yeni Dönem: Simone Bellotti
Yüksek modanın dinamik yapısı, tasarımcı değişimleri ile hız kesmeden devam ediyor. Jil Sander, Şubat ayında sürpriz bir şekilde uzun süredir kreatif direktörlük görevini yürüten Luke ve Lucie Meier’in markaya veda edeceğini ve son koleksiyonlarının 2025 Sonbahar/Kış sezonu olacağını duyurmuştu. Bu gelişmenin ardından, markanın yeni kreatif direktörünün Simone Bellotti olduğu açıklandı.
Lucie ve Luke Meier
Bellotti, tarihsel unsurları modern dokunuşlarla harmanlama yeteneği sayesinde, güçlü bir tasarım kimliğine sahip olan Jil Sander için uygun bir seçim olarak değerlendiriliyor. Antwerp’te eğitim almış olan Bellotti’nin tasarım anlayışı, sanat, fotoğrafçılık ve müzikten ilham alarak şekilleniyor. Estetiği, Jil Sander’in imza niteliğindeki minimalizmiyle büyük ölçüde örtüşüyor. Bu nedenle, hayranların başka bir “eski Céline” vakası yaşanacağı konusunda endişelenmesine gerek yok. Ancak, Bellotti’nin markaya ne tür yenilikler katacağını görmek için sabırsızlanmamız gerekecek; çünkü ilk koleksiyonunu 2025 Eylül ayında Milano Moda Haftası’nda sergilemesi planlanıyor.
Bellotti, yeni görevi için, “Jil Sander’e katılmaktan büyük onur duyuyorum. Eşsiz yaklaşımı ve güçlü kimliğiyle yeni bir estetik yaratan bu köklü moda evi, tasarım dünyasında her zaman büyük bir etkiye sahip oldu” dedi. “Renzo’ya (Rosso) bana duyduğu güven için minnettarım ve markanın potansiyelini tam anlamıyla ortaya çıkarmaya katkıda bulunmak için sabırsızlanıyorum.”
Bu gönderiyi Instagram‘da gör
ELLE Türkiye (@elleturkiye)’nin paylaştığı bir gönderi
Jil Sander’in sahibi olan OTB Grubu‘nun başkanı Renzo Rosso ise, “Simone, bu yolculuğa geniş bir deneyim ve kendine özgü bir yetenekle başlıyor. Birlikte geçirdiğimiz zaman boyunca Jil Sander’in stratejik vizyonunu ve misyonunu, onu ikonik ve benzersiz bir marka yapan yenilik ve sofistike değerlerini paylaştık” diye ekledi.
Jil Sander’daki bu liderlik değişimi, moda endüstrisinde birçok markanın kreatif yönelimlerinde yaşanan genel bir dönüşüm sürecinin parçası olarak değerlendiriliyor.
Kaynak: Elle