Kanser Tedavisinde Beslenme ve İlaç Kullanımının Önemi
Kanser Tedavisinde Beslenmenin Önemi
Kanser tedavisi gören bireylerin beslenme alışkanlıklarına özen göstermesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, bu hastaların tedavi süreci ve hastalığın etkileri nedeniyle kilo kaybına yatkın olduklarını belirtmektedir. Tıbbı Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, günümüzde kanser hastalarının tedavi süreçleri ve psikolojik durumlarının, hastalığın seyrini önemli ölçüde etkilediğini ifade etmektedir. Beslenme, fiziksel aktivite ve diğer birçok faktör, bu sürecin yönetiminde kritik rol oynamaktadır.
Öncelikle, kanser hastalarının beslenmelerine dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayan Avcı, doymuş yağlar ve aşırı kalorili besinlerin obeziteye ve çeşitli kanser türlerine yol açabileceğini belirtmektedir. Tekli doymamış yağların ise kanserle olan ilişkisinin daha az olduğu ifade edilmektedir. Bu tür yağlar, zeytinyağı, avokado, fıstık, balık ve ceviz gibi sağlıklı gıdalarda bulunur.
Avcı, “Yapılan araştırmalar, aşırı et tüketen bireylerde kolon, prostat ve mide kanseri riskinin arttığını göstermektedir. Özellikle etin mangalda ya da kaynatılarak yüksek ısılara maruz bırakılması, kanser riskini artırmaktadır. Ancak, kanser tedavisi sırasında etin sağlıklı bir şekilde pişirilerek belirli miktarlarda tüketilmesi mümkündür. Etin tamamen kısıtlanması önerilmez,” diye eklemektedir.
Şeker tüketimi ile kanser riski arasında doğrudan bir ilişki bulunmasa da, aşırı şekerli ve tatlandırıcı içeren gıdaların kilo artışına sebep olabileceğini belirten Avcı, kilo artışının kanser gelişimini tetikleyebileceği konusunda uyarıda bulunmaktadır.
Vitamin İlaçlarına Dikkat
Sebze ve meyve tüketiminin mide ve bağırsak kanseri riskini azalttığı gösterilmiştir. Avcı, “Kanserli hastalara günde 2-3 porsiyon sebze ve 1-2 porsiyon meyve tüketmeleri önerilmektedir. Hangi sebze ve meyvenin daha koruyucu olduğu tam olarak bilinmediği için, tüm sebzelerin ve meyvelerin dengeli bir şekilde tüketilmesi teşvik edilmektedir,” diye açıklamaktadır.
Orta derecede fiziksel aktivite, halsizliği azaltırken kas gücünü, kalp-damar sağlığını ve hastanın ruh halini iyileştirmektedir. Avcı, “Yaşam kalitesi bu şekilde artar. Hastanın durumu ve hastalığın evresi göz önünde bulundurularak, doktorun önerdiği ölçüde fiziksel aktivite yapılmalıdır,” demektedir. Ayrıca, doktor önerisi olmadan vitamin ilaçlarının kullanılmaması gerektiğini, gereksiz vitamin kullanımının zararlı olabileceğini ifade etmektedir. Kanser tedavisi sırasında bağışıklık sisteminin zayıfladığı için, enfeksiyon riskini azaltmak adına hijyen kurallarına dikkat edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Tedavi Sürecinde Kullanılan İlaçlar
Tedavi sırasında kullanılan ilaçlar hakkında bilgi veren Avcı, “Kemoterapi, tek bir ilaçtan ibaret değildir. İlk olarak, sitotoksik olarak adlandırılan bir grup ilaç kullanılmaktadır. Bu ilaçlar, etki mekanizmalarına göre farklı gruplara ayrılmaktadır. Her bir ilacın etki mekanizması kadar yan etkileri de farklılık göstermektedir. Bu yan etkiler, hastanın vücut direnciyle ilişkili olarak değişen şiddet derecelerinde ortaya çıkabilir,” şeklinde açıklamada bulunmaktadır.
Sitotoksik ilaçlar, hızlı bir şekilde çoğalan ve bölünen kanser hücrelerini hedef alırken, tedavi sürecinde normal hücrelerin de etkilenebileceğini vurgulayan Avcı, “Bu durum, saç dökülmesi, kansızlık, ağızda yaralar, bulantı, ishal ve kabızlık gibi belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Ayrıca bazı kemoterapi ilaçları kalp, böbrek, akciğer ve sinir sisteminde de yan etkilere yol açabilir,” demektedir.
Akıllı İlaçların Kullanımı
Kanser hücrelerinin normal hücrelerden farklı özellikler taşıdığını belirten Avcı, “Sadece kanser hücrelerinde bulunan bu özellikleri tanıyan ve kanser hücrelerini yok etmeye yönelik ilaçlara akıllı ilaç (hedefe yönelik) denir. Akıllı ilaçlar, etki mekanizması ve moleküler yapılarına göre sınıflandırılmaktadır. Bu ilaçların amacı, normal hücrelere zarar vermeksizin daha fazla kanser hücresini yok etmektir,” diye açıklamaktadır.
Son dönemde modern tıptaki gelişmeler sayesinde kanser hücrelerinin biyolojik özelliklerini tespit etmenin mümkün hale geldiğini belirten Avcı, “Bu özelliklere göre hedefe yönelik ilaçların daha fazla kullanımı sağlanmaktadır,” şeklinde sözlerini tamamlamaktadır.